Hala daha cahillik hakkında konuşmamız sana da garip gelmiyor mu? Bir düşün; elindeki son teknoloji akıllı telefonla ya da bilgisayarla bu yazıyı okuyorsun keza ben de aynı teknoloji ürünüyle bu yazıyı yazıyorum. Dün Nasa’nın keşfettiği yaşanabilir alternatif gezegenler hakkında yorum yapıyorduk; ama yine de bir taraftan cahillik hakkında konuşabiliyoruz.
Bundan 100-200 yıl önce olsaydı belki bu durum anlaşılabilirdi; ama bugün halen bunu konuşuyor olmak garibime gidiyor. Daha da garibime giden bir şey ise cehaletin ve vurdumduymazlığın her geçen gün biraz daha popüler ve toplum içinde daha bir kabul görüyor oluşu.
Eskiden (benim hatırladığım kadarıyla en azından), cahil kişiler kendilerini bu kadar sivriltemiyordu toplumda. Cehalet, gerekli eğitim koşullarının oluşmamış olduğu kesimlerde öne çıkıyordu ve bu sebeple de hor görülecek bir durum değildi; fakat günümüzde insanlar cahil kalmayı tercih ediyorlar. Bu da aklıma İngilizce’deki çok meşhur sözlerden birini aklıma getiriyor.
”Ignorance is bliss”
Türkçesi ile “Cehalet mutluluktur.” Bu deyim aslında cehaletin mutluluk olduğu anlamına gelmese de toplum içinde bu ifade bu şekilde bir anlam kazanmış. Cambride’in sözlüğünde bu deyim için şöyle bir tanım bulunuyor: “Bir şeyi bilmemenin, senin için faydalı olması.” Fakat dediğim gibi deyimin toplumdaki anlamı cahillik olarak kabul görmüş durumda.
Bu aynen Bob Marley’in No Woman No Cry şarkısının aslında “Hayır kadın, ağlama” olan anlamının “kadın yoksa ağlamak yok” şeklinde bir algı yaratmasına benziyor.
Dönelim tekrar konumuza. Cahilliği bu kadar övüp övüp şu an önüne geçemediğimiz bir hale gelmesine neden olduk sanırım. Cahil kalmanın daha mutlu olmanın kapılarını araladığını düşünmekten insanlar ellerinde imkanlar olmasına rağmen, hayatlarında yaptıkları tercihlerden dolayı cahil olmaya daha bir yöneliyor.
Cahil ama özgüvenli
Cahil insan tek başına pek de bir tehdit oluşturmamakta bence; ancak bu kişiler ne zaman özgüven sahibi kişiler olursa işte o zaman büyük tehditler karşımıza çıkmaya başlıyor. Özgüvenli olmak, arkanda büyük sürüleri toplaman için yeterli. Hiçbir şeyden haberi olmayan insanları, ağzın biraz laf yaptığında, biraz şark kurnazı ve özgüvenin olduğunda bu kişileri hemen peşine toplayarak bir şeyler yapabilirsin. Birden bir de toplum içinde kabul görmeye başlarsın.
Bunu şöyle de açıklayabiliriz: 20 kişiyi bir odaya koyun. Sonrasında bu kişiler kendi aralarında “Ne oluyor?”, “Ne olup bittiğini bilmiyorum” diye konuşmaya başlayacaklardır. Aralarından biri sadece özgüveni sayesinde “Ben biliyorum” dediğinde ipleri eline almaya başlayacaktır.
Bu yüzden liselerdeki en popüler tipler özgüveni en yüksek olan tiplerdir. Ya da diğer küçük insan topluluklarındaki liderler genellikle sadece özgüveni en yüksek olan kişidir.
”Kıroyum ama para bende”
Böyle bir söz var hayatımızda. Çoğu zaman belki her gün bu sözün canlı kanıtını karşınızda da görebiliyorsunuz. Özgüveni ve girişkenliği sayesinde para babası olan çok fazla örnek var. Para babası olmasa da kendi işini kurup istihdam yaratan insanlar var. Ama insani değerleri yerde, çalışanına değer vermeyen, aç gözlü, vurdumduymaz ve görgüsüz insanlar olabiliyor bunlar.
Masaya yumruğunun yanında bir tomar parayı koyduğun zaman yukarıda söylediklerimin pek bir anlamı kalmıyor sanırım. “Kapitalizim çok güzel, gelsene” diyesim geliyor böyle olunca.
Yanlış rol modelleri takip ediyoruz
Bu insanlar hep vardı ve var olmaya da devam edecek; ama asıl sorun bu kişilerin rol model olarak öne çıkmaları. İnsanların bu kişileri kendilerine önder olarak seçmeleri ya da bu kişilere özenmeleri. Yukarıda bahsettiğim duruma dönüyor olay burada da, bu kişiler kendilerine çok kolay bir şekilde takipçi bulabiliyorlar.
İş hayatında, siyaset alanında, televizyonda veya sinemada (yakınlarda girdi hatta vizyona) bu kişileri devamlı görüyoruz. Bu kadar göz önünde olmaları bu kişilerin bir rol modele dönüşmesine neden oluyor. Sorunlardan biri bu.
Bir diğeri ise eğitimli ve bilgili kişilerin özgüven eksikliği. Öğrenmenin doğasında olan bir durum sonucu, ne kadar fazla şey öğrenirsen aslında hiçbir şey bilmediğini düşünürsün; bu yüzden de biraz daha öğrenmek istersin. Hal böyle olunca da bilgi seviyesi yüksek eğitimli kişiler, aslında en önemli erdemlerden biri olan özgüven eksikliği yaşamaktadırlar. Özgüvenin olmadığında da kimse seni takip etmiyor. O yüzden de tartışma programlarında kimin en çok sesi çıktığına bakılır, kimin ne kadar bildiğine değil.
Sadece Türkiye olarak da bakmamak gerekiyor. Dünyanın büyük bir bölümünde böyle bir durum söz konusu. İnsanların takip ettiği liderlere bakın. Lider derken siyasetten bahsetmiyorum sadece. Televizyonda izlediklerine bakın, takip ettiği kişilere bakın. Popülerliği fazla olan kişilerin, ne kadar saçmaladıklarını; fakat bu saçmalamalarına karşın toplumda halen kabul edilişlerine bakın. Kabul edilmenin ötesinde taklit edilmesi ve özenilmesi daha da rahatsız edici bir durum bence.
Cahil ama özgüvenli akımının bu kadar popüler olmasının ise arkasında birçok neden yatıyor; ama o da başka bir yazının konusu olsun; çünkü orası da kazdıkça baya derine inilecek bir konu olabilir.
Senin düşüncelerini de merak ediyoruz